fikret kızılok

geçler hatırlamaz belki ama bir dönemin, bir kuşağın kalbine dokunan nadir sanatçılardan.

münir fikret kızılok, türk rock müziği sanatçısıdır. 1946 yılında istanbul'da doğdu. 22 eylül 2001'de bir hastanede uzun süredir çektiği kalp hastalığı yüzünden hayatını kaybetti. hafif türk müziği için rock tınıları ve deneysel çalışmalarıyla yakın dönemin en önemli sanatçılarından biridir.

neslican tay

güzeller güzeli, azimli, savaşcı, güler yüzlü, bir melek ayrıldı aramızdan.
yüreklerimizin karanlığı ile bizi baş başa bırakarak. hastanede mücadele ederken, ne giydiği mini etek kaldı eleştirilmedik, ne de kanser, kanser diyerek popüler olduğu.
affet onları yavrum, kötü kalpleri senin gibi bir güzelliği, bir pozitifliği görmeye engel. çünkü onların cezası bu.
ışıklar yoldaşın olsun. ağrısız, sancısız, huzurla uyu yavrum.

yay burcu

deneyimlerime göre en iyi anlaştığım, en uzun süreli dostluklar kurduğum insanların mensup olduğu burç. tersi için sıralama

(bkz:balık burcu)
(bkz:yengeç burcu)
(bkz:kova burcu)

vedik astrolojisi

hint astrolojisidir. hint astroloji kendi başına bir sistem, özel matematiksel hesaplar, farklı bir astronomik detay kullanır ve batı astrolojisi olarak bilinen modern astrolojinin bir kolu veya türevi değil, farklı ama özgün bir astroloji sistemidir.

misafir odası

belli bir yaşın üzerinde ki kuşağın yaşamında böyle bir gerçek vardı.
kapısı kapalı duran, koltuk takımının orada yerleştiği, içinde mutlaka bir büfe (vitrin değil büfe) büfenin içinde, misafir yemek takımları, çay, kahve ve su takımları. ama dikkat! hepsi, misafirlik!
hatta annem abartıp, koltuklara beyaz dantel örtüler örtmüştü. değil girip oturmak, nefes almaya korkardım o odada.
ayni zamanda da bayılırdım. misafir gelip, oda açılınca benden mutlusu olmazdı.
zaman geçti, şartlar değişti. şimdi aileler daha özgür. evlerimiz özgürlük alanımız.
her yeri önce bizim. ne güzel.

çiçek

sadece kadınların olduğu bir dünya

bir seneye kalmadan dünyanın zıvanadan çıkacağı, asla yaşamak istemeyeceğim dünyadır, düşüncesi bile ürkütücü.

bayan şoför

başlığın cinsiyetçiliğinden ötürü panik yapıp(!) öndeki araca toslayacak olan şofördür.

açıkçası daha doğmadan oyuncak araba alınan, bisikleti hazırda duran ve hayatının merkezinde "araba" olan erkekler ile olaya eşit olarak başlayamıyoruz maalesef, bu kesin bilgi.
ancak yapılan istatistiklere göre yapılan kazaların erkek şoför oranı kadınlara göre ciddi oranda fazla. zaten bilirkişilere göre kaza yapma olasılığı yüksek olan kişilerin kendini çok iyi şoför sananlar olduğu gerçeği var.
mevzu istediğimiz yere sağ salim gidebilmek ise iş bitmiştir.

çok iyi kadın şoförler var, bu işten para kazananlar var, bununla birlikte çok kötü erkek şoförlerde var.
adaletli olmakta fayda var.

(bkz:bayandan araba)

regl

buscopan ilacının türkiye genelinde kullanılma sebeplerinden biridir.

eyeliner

en çok kullandığım makyaj malzemesi.
bir kez olsun tek seferde iki gözüme aynı görüntüyü veremesem de hiç yılmıyor, deniyorum. olacak gibi de görünmüyor ama olsun, seviyorum.
bu olayı gerçekten sanatçı ustalığı ile eda eden hemcinslerimin önünde saygı duruşundayım.
(bkz: yetenek sizsiniz)

pazar yeri

bilecik' in 10000 nüfuslu küçük bir ilçesi. sakin kendi halinde bir yer. hareketli geniş üniversite hayali olan öğrencilerin kazandıklarında hayal kırıklığına uğradıkları yer

çocuk mutluluğu

güler yüz

sirkeyi bal kıvamında satan esnafın yüzüdür. tatlı dilin kardeşi ve en yakın arkadaşıdır. ikisi bir arada cihanı fetheder.

özel olan politiktir

özel olan diğerlerine göre kendini farklı olduğunu düşündüğü için bir politika oluşturur. politika kelime anlamıyla çok yüzlülüktür. yani aslında kadının meta haline gelmesinin başlangıcı kendini özel hissetmesiyle başlar. bunun erkeği kadını yoktur bu arada.

bir şeyi veya bir grubu daha iyi kullanmak isterseniz o kişiyi veya grubu dini, cinsi, politika vs gibi bir çok konuda özelleştirirsiniz ve bir öteki yaratırsınız. öteki yarattığınızda özel olan kendi özelliklerini ortaya çıkarmak için edilgen durumda olmak ve kendini meta-ürün-veya hizmet haline getirir.
bizimki daha iyi, daha güzelim, daha iyiyiz vs hep kendini ortaya çıkarmak için ben'ler üzerinden çalışır.
(bkz:politika hırsızlıktır)

kisiye özel üretim parfüm

kisiye özel üretim parfüm, kisisel tercihlere ve beklentilere göre tasarlanmis özel olarak üretilmis bir parfümdür. bu tür parfümler, kisisel tercihler, cildin tepkisi, terleme orani ve diger faktörlere göre formüle edilir ve yalnizca o kisi için üretilir.

kisiye özel üretim parfüm, diger parfümlerden daha özel ve benzersizdir, çünkü kisinin beklentilerine ve tercihlerine tam olarak uygun bir koku sunar. ayrica, üretim süreci sirasinda kalite kontrol prosedürleri uygulanir, bu da parfümün kalitesini ve dayanma süresini artirir.

kisiye özel üretim parfüm, genellikle profesyonel bir parfüm sirketi tarafindan üretilir ve tasarim süreci, kisinin beklentilerini ve tercihlerini belirlemek, parfüm notalarini seçmek ve formülasyonun denenmesi gibi adimlari içerebilir.

kisiye özel üretim parfüm, özel bir hediye olarak ya da kendine özel bir kokuya sahip olmak isteyen kisiler için mükemmel bir seçenek olabilir.

https://www.mojparfum.com/

milyonlarca sperm arasından birinci gelmek

matematik olarak x kromozomunun y kromozomuna göre daha şanslı olduğu durumdur.
anneden gelen xx kromozomu ve babadan gelen xy kromozomu arasında oluşan istatistiksel rekabet yüzde yetmiş beş oranında dişi lehinedir.
cinsiyet tayin etme yöntemleri ile daha fazla olaya müdahale edilmezse ki sanmam, belki bir gün sadece kadınların olduğu bir dünya oluşur.
düşünmesi bile ürkütücü.

depremde yapılacak şeyler

büyük depreme dondurma sattığım dönemde yakalanmıştım. izmir'deydim ve sabah kalktığımda televizyondaki görüntüler çok fenaydı.

bilgi paylaşmak kadar deneyim paylaşmanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
yeni gelen bir yazıyı paylaşıyorum.

prof.dr. cem devge yazısıdır.

merhabalar;
kocaeli depremi ile ilgili deneyimlerimi, fay hattından 10 km ötede yaşamış bir aile olarak, sizlerle paylaşmamız gerektiğini düşünüyorum. amacım sizleri korkutmak değil; insanın şiddetli bir deprem sırasında ve sonrasında karşılaşabileceği olayları önceden bilmesi, belki daha önce hiç karşılaşmadığı böyle bir olgunun kendisinde yaratacağı korkuyu azaltabilir; gereken önlemleri önceden almasına yardımcı olabilir...

biliyorsunuz, haberleşme istasyonları ve elektrik aktarım ünitelerinde büyük depremin 20 yıl sonrasında bile gereken düzenlemeler yapılmadığından, deprem sonrası birkaç dakika içinde haberleşme kesilecek; elektrikler ise ilk güçlü sallantı sonrası kesilecek, karanlıkta sallanmaya devam edeceğiz; evden çıkabilirsek etrafta toz bulutu olacak. ay ışığını bile göremeyeceğiz. şimdiye kadar bildiğiniz sallanma şeklinde şeyler beklemeyin; kibrit kutusunun içindekiler gibi biz ve eşyalar birbirimize çarparak etrafa saçılacağız. daha önce yaşadığımız sallantılardan farklı olarak, bulunduğunuz zeminden güçlü darbeler geldiğini hissedeceksiniz; ayağınız yerden kesilecek ve havaya fırlayacağız; sonra düşüp, zeminde diz-dirsek pozisyonunda kalacağız. gece uykuda yakalanırsak, yataktan yere düşerek uyanacağız. ı̇çinde bulunduğunuz binayı dışarıdan göremeyeceğiniz için ne kadar eğildiğini tasavvur bile edemezsiniz; ancak, bulunduğunuz zeminde ayakta duramazsınız. 4. ya da 5. katlarda bile bu salınım hareketleri birkaç metreyi bulabiliyor. birbirine çok yakın konumda bulunan binalar rastlantısal olarak birbirlerinden farklı yönlerde eğilip büküldüklerinde birbirlerine çarpıyorlar.

sarsıntı yarım dakika ile bir buçuk dakika kadar sürecektir. kocaeli’de bunu 1 dakikaya kadar kesintisiz bir süre yaşadık. bu süre insana saatler gibi geliyor. deprem bitene kadar önceden belirlediğiniz ve bir kenarını dayanıklı ev eşyalarının oluşturacağı yaşam üçgenlerinde, zeminde kıvrılarak sabırla bekleyin. asla amaçsız bir şekilde sağa sola koşturmayın; zaten ayakta duramayacaksınız. halıfleks gibi kaymayan zeminlerde bile yerde kaydığınızı farkedeceksiniz; biryerlere tutunarak camlara ve binanın dışına doğru kaymamaya gayret etmek önemli. kesinlikle balkonda, bina çıkıntılarında ve merdivenlerde durmayın; öncelikle bunlar yıkılıyor...

deprem geçtikten sonra binayı tahliye ederken, karanlık olduğundan attığınız adımlara dikkat edin; merdivenler yerlerinde olmayabiliyor. tüm eşyalar yer değiştirdiğinden evin iç anatomisi artık bildiğiniz gibi değil; daireyi boşaltırken nereye bastığınızı karanlıkta hissetmeye çalışın. ben, daireyi boşaltırken yıkılan gardrobun arka levhasına basarak ayağımı yaralamıştım. banyo ve mutfaklardaki duvar fayansları ile yerdeki seramikler kırılıp parçaları etrafa kurşun gibi fırlayabiliyor; özellikle birbirine yakın dizilmiş seramik cephelerde bu durum sıklıkla oluşuyor. bazen dairenin iç ve dış kapıları, çerçeveleri eğildiğinden açılmıyor. panik yapmadan sarsıntının bitmesini bekleyip, soğukkanlılıkla birkaç kez daha deneyin...

yaşlılar ve çocuklar çıkamıyorlar; onlara özellikle yardım edin. pencerelerden uzak durun; çerçeveler eğilip büküldüğünden, camlar patlayabiliyorlar. duvara monte boy aynaları da aynı şekilde...

sallantı boyunca yeraltından gelen daha önce hiç duymadığınız kadar ürkütücü bir ses duyacaksınız. birkaç saniye sonra bu sese, yine hiç duymadığınız kırılan beton sesleri, ve eğer eviniz beton bloklar şeklinde konstrükte edilmiş ise, beton panellerin birbirinden ayrılma ve tekrar birleşme sesleri eşlik edecek...

evde, diz üstünde cam eşyalar bırakmayın. televizyonlar mümkün olduğu kadar alçakta olsun; aksi halde uçarak bizlere çarpabiliyor. uzun kablolu avizeler tavanlara çarparak kırılıyor; özellikle yatak odalarında varsa, bunları, tavana sabit ışık kaynakları ile değiştirin. sallanma sırasında oda kapılarından uzak durun; tahmin bile edemeyeceğiniz şekilde, sallantı boyunca hızla açılıp kapanıyorlar. karanlıkta onları göremiyorsunuz; vücudumuza çarptığı yerlerde rahatlıkla kırıklar oluşturabiliyorlar. başınızı özellikle koruyun. gardropları mutlaka sabitleyin; evleri, depremi sağlam olarak atlatanlarda gördüğümüz ölüm olguları, giysi dolaplarının insanların üzerine düşmesiyle oluşan omurga zedelenmeleri ile ortaya çıkmıştı. mutfak dolaplarının kapaklarını kolay açılamayacak hale getirin...

yanınızda, yattığınız yerde ya da çantanızda tiz ses çalan bir kampçı düdüğü ya da survival düdük bulundurun; hayatınızı kurtarabilir...

deprem bitip bina dışına çıktıktan sonra en yakın açık alana doğru gidin; dışarıda evlere yakın konumda bulunmayın. dışarı çıktığınızda, insanların laboratuvar denekleri gibi amaçsız hareket ettiklerini görürsünüz. dışarıda toplanan kişiler arasında korkudan kusan ya da apatik halde dolaşanlar göreceksiniz. önce kendinize, sonra onlara moral vermeye çalışın; toparlanmalarına yardımcı olun. depremden haftalar sonra bile arabalarınızda uyumanız gerekebilir; onları depremden zarar görmeyecekleri alanlara koymaya çalışın. bagajınızın bir köşesinde acil durum çantanız bulunsun. çantada bulunması gereken içerik ile ilgili olarak, deprem sonrası doğada tatile çıkacakmış gibi, medyada bir sürü ıvır zıvır şeyler yazıyor. çakı, mendil, diş fırçası, kağıt, kalem, meyva suyu, kuruyemiş vb.; bunlar bir işe yaramıyor. kent içinde aç kalmıyorsunuz. çantada olması gerekenler: tiz ses çalan survival düdük, komando bıçağı, kanamayı durdurmak için bacak ya da kollara uygulanan lastik turnikeler, elastik yara sargıları, pasaport ve su. kış aylarında isek, ek olarak polar içlik, eldiven, yün başlık, su geçirmez kaban; hepsi bu. önceden tedarik edenler için küçük kutup çadırı ve birkaç uyku tulumu sonraki günlerde işe yarayabiliyor. tedarik edemeyenler için resmi kurumların temin ettiklerini kullanacağız. bir süre sonra çadırlar sayıca yetişmeyecek ve kızılay’ın su geçiren çadırlarını dağıtmaya başlayacaklar. bu sırada özellikle ı̇skandinav ülkelerinden yollanan kutup çadırları, eğer dağıtım düzgün yürütülebilirse, elimizde olacak. kocaeli depreminde norveç’den yollanan bin kadar çadır yok olmuştu. depremden sonraki ilk hafta çevrenizde herhangi bir resmi yetkili olacağını beklemeyin. afad ve akut ekipleri sayıca yetersiz kalacaklar. bununla birlikte, depremin 2. veya 3. günü arka sokağınızda yurtdışından gelen bir ekibin acil yardım istasyonu kurduğunu görürseniz şaşırmayın. kocaeli’de yaralıları topladığımız üniversite hastanesi bahçesinde ilk karşılaştığım yardım ekibi, benden, içinde aynı anda birden fazla ameliyat yapılabilen mobil hastaneyi nereye kurabileceklerini soran norveç ekibiydi. 2. gün geldiler; 3. gün hastane çalışmaya başladı; 4. gün norveç dışişleri bakanı kontrole geldi. bu dönemlerde çıkar çatışmasına girdiğimiz ülkeleri bile yanınızda göreceksiniz; kocaeli depreminin ikinci günü “dayan mehmet’im!”, “dayan komşu!” türkçe başlığıyla çıkan yunan gazetelerini hatırlayın. bizimkilerden karşılaştığım ilk resmi görevliyi ise 5. gün görmüştüm; yaralıları almaya gelen askeri bir helikopterin pilotuydu. geniş hastane bahçesine dörtlü gruplar halinde askeri helikopterler iniyor, kötü durumda olanları yüklüyor, kalkıyorlar, yeni bir dörtlü grup geliyordu. ı̇zlediğiniz vietnam savaşı sahnelerinden daha kötüsünü düşünebilirsiniz. ıstanbul’daki hastane bahçelerini düşündükçe, bu tür helikopterlerin nereye ineceklerini bilemiyorum...

artık sayıları iyice azalan toplanma alanlarına gitmemiz çoğu zaman mümkün olmayacak; çünkü dar sokaklar yok olacak, ana caddelerin üzerinde enkazlar göreceğiz. kocaeli depreminde aynı şeyleri yaşadık. toplanma alanlarına gidecek, belki biraz birbirimizi yatıştıracağız; sonra çoğunluk tekrar geri dönüp bıraktıklarına ulaşmaya çalışacaklar. toplanma alanları çadır kurmaya yetişmeyecek; şehir dışındaki arazilere yayılacağız. ı̇lk haftalarda tuvalet bulmakta zorluk çekeceğiz; benzin istasyonlarındaki tuvaletler yoğunluktan tıkanacak; ihtiyaçlarımızı şehirden uzaktaki açık arazilerde karşılamaya çalışacağız. ı̇lk günden itibaren vefat edenleri, cenazelerin bozulmasını önlemek için kayıtları bile tutulmadan hızla toprağa vereceğiz. böylece, resmi olarak açıklanan ölüm sayılarından kabaca iki katı kaybımız olacağını tahmin edersiniz. deprem sonrası ilk 3 gün özellikle önemli; bu dönemde hastanelere çok yaralı geliyor; yardım etmek istiyorsanız hastane bahçesinde sorumlu doktorların söyleyeceği işleri yapabilirsiniz. bir süre sonra o doktorların seslerini işitmekte zorluk çekeceksiniz; çünkü 24 saat insanlarla konuşmaktan ve yapılacakları söylemekten sesleri kısılacak. bu dönemden sonra genellikle ağır yaralılar geldiğinden sizlerin yapabileceği birşey kalmıyor...

deprem sonrası geçen günler içinde etrafımıza yardım edebileceğimiz bir durum göremiyorsak ve evimiz güvende ise, kenti bir süreliğine terketmek iyi bir seçenek olabilir. hem ailenizi psikolojik ortamdan uzaklaştırmış olursunuz, hem de görevlilere yer açarsınız. eğer şehirde kalacak olursanız lütfen ailesiz kalmış çocukları güvendiğiniz resmi yetkililere ulaştırana kadar koruyup kollayın; kocaeli’de hayatta kalan çok sayıda çocuk, burada bahsedemeyeceğim nedenlerle yitirildi...

yine benim gözlemlerim: depremi 1-2 dakika önceden haber veren birkaç şey var...

köpekleri olan aileler onların davranışlarını izlemeli. köpekler ya hep birden havlıyorlar; ya da herbiri bir tarafa çekiliyorlar; etrafta köpek göremiyorsunuz. yeraltından deprem öncesi gelen alçak frekanslı sesleri işitebiliyorlar.

yaz aylarında, ateş böceklerinin gece şarkı söylediği bir yerdeyseniz, deprem başlamadan yarım dakika önce hepsi aniden susuyor; deprem bitikten 2-3 dakika sonra tekrar şarkılarına başlıyorlar...

son olarak, birbirimizle haberleşmek için aşağıda vereceğim internet olmadan çalışan uygulamalardan seçim yapıp, telefonlarımıza yükleyebiliriz:
1. firechat
2. bridgefly
3. flows
4. signal offline messenger
5. meshtalk

sağlıkla kalın...

prof. dr. cem devge

monogami

erkek baskın toplumlarda ve ilişkilerde evliliğin bozulmazlığı, ekonomik şartların ve bireysel mülkiyetin kişilikler üzerindeki etkisinin artması ve sahiplenilen bireyin bunu kabul etmesidir.
doğası gereği insan tek eşli değildir. toplumsal olarak belli kurallar ve baskının getirdiği sonuçlar tek eşliliği norm kabul eder. bir yerde amaç aile kalitesini ve nesil kalitesini bozmadan devam ettirmektir.
(bkz:poligami)
(bkz:katolik evliliği)
(bkz:aile)

bıldırki

karadenizde geçen sene anlamında kullanılan söz. örnek olarak;
‘bıldır’ fındık daha fazlaydı bu sene az.

komple ağda

vücudun her santimetre karesinin temizlendiği ve elden geçirildiği ağda. (bkz:cillop)