türkiye de sadece rutkay aziz’in o karizmatik sesine yakışan kelime.
zaten ondan başka kullanan var mı ki?

(bkz: tüketim çılgınlığı)

kadın cinsiyet adıdır. bayan ise kadına hitap şekli. erkek için bay.
sayın bayan emine yerine, sayın kadın emine diyebilir misiniz?
bayan filiz yerine kadın filiz?

bayan'ın yanlış kullanımı cinsiyet ifade etmek için kullanılmasıdır. "bayanlar 100 metre finalinde" gibi. aslı "kadınlar 100 metre finalinde" olmalıdır.

her güzel şey gibi son bulan her şeylerden.
uzun bir tatilden sonra yarın işe başlayacağını bilerek be istemeyerek yaşanan gün.
tatil aşkları, tatil zevklerinin son günü.

türkiye'nin eski tabirle 7 düvele karşı yaptığı operasyon. artık kimin tavuğuna kışt dediysek hepsi tek ağızdan koro gibi başladı.

(bkz:public enemies)
film, 1930lu yıllarda yaşamış olan ve amerikayı yakalanamamasıyla krize sokmuş john dillinger adlı bir banka soyguncusunun hayatını konu almaktadır. izlediğim en harika filmlerden birisiydi.

2 saati geçmemesini temenni ettiğimiz yolculuk. çünkü fazlası çocukta çatlama yapabilir.

patlayana kadar yemek, zamanlı zamansız yemek, bir oturuşta bir kuzuyu yemek ama sonrasında kusmak kusmak kusmak. bu durum sadece yeme bozukluğu değil psikolojik bir hastalıktır.
lisede yakın arkadaşım uyurgezer ve uyur-yerdi.(buzdolabında ne var ise yiyip sabah hiç bir şey hatırlamama gibi durumlar olduğu için uyur-yer dedim böyle bir tanım var mı emin değilim.) onlarda buz dolabı ve mutfak kilitlenirdi gece yatarken. malesef ayrıntılı bir şekilde biliyorum ki yemek yemek öncesi vazelinli pamuk yutmak işleri kolaylaştırıyor. ayrıca bunun çiğneyip çiğneyip yutmadan tükürmek versiyonu da var. her şekilde sonrasında hastanede yatarak tedavi olmayı gerektiren, hayat kalitesini sıfırlayan bir rahatsızlık.
anorexia nervosa ile farklı hastalıklardır.

eskişehir'i eskişehir yapan, kampüsüyle adeta baş döndüren, gelmiş geçmiş en aktif kulüp faaliyetlerinin düzenlendiği ve öğrenci dostu etkinliklere ev sahipliği yapan üniversite. öğrenci dostu diyorum çünkü okulun bünyesinde bulanan sinema ve tiyatroya giriş 4-5 tl civarıydı. bahar aylarında yüzüklerin efendisi gibi film serilerinin maratonu oluyormuş. henüz nasip olmadı o ayrı.
sosyal etkinlikler açısından çok gelişmesinin yanı sıra akademik olarak ''mehh'' dedirtiyor ne yazık ki. çoğu devlet üniversitesi gibi içten içe çürümekte. iki kelimeyi bir araya zor getiren, kafası karışık profesörlerden ders aldığım da oluyor, çatır çatır ders anlatan öğretim görevlilerinden de. bir de bunun üstüne ders seçimi zamanında tüm derslerin kontenjanları doluyor ve belki biri o dersi bırakır umuduyla kayıt yenileme haftası boyunca köşe kapmaca oynanıyor. neden mi? üst dönemdeki dangalakların sistemi diğerlerine göre daha erken açılıyor ve alttan seçmeli ders alıp kontenjanları dolduruyorlar. sıra 1.-2. sınıf öğrencilerine sıra gelince de mal gibi kalıyorlar doğal olarak. kalmasınlar da ne yapsınlar sevgili sözlük? yüksek yarıyıldakiler 40 kredi toplarken bu yavrucaklar(ben) 23 krediyi zor buluyor. sonra vay efendim okul uzadı! uzar tabii.

annenin arkası dönükken kardeşe bir tane patlatan büyük çocuğun davranış biçimi.

sanat ve savaş ters orantılı.

kazandığı zaferlerle ardında binlerce hayran bırakan, yakın zamanda 140journos’un da hakkında 2 bölümlük harika bir belgesel çektiği, bizlere tutunmayı ve vaziyet ne durumda olursa olsun vazgeçmemeyi öğreten efsane asi at.

neredeyse meksika ile adını duyurmuş dikenli çöl ve kurak iklim bitkisi-ağacı.
bizde de genelde güney sahil kasabalarında bazı çeşitleri görülür.

dışı sert olmasına rağmen içinde kendine has bir usare bulunur. belli bir yerinden kestiğinizde içindeki süngerimsi yapıdan suyu çıkar. çöl veya kurak yerlerde bulunduğu için su kaynağı olarak görülür ama siz yine de içmeyin derim. çünkü içindeki yüksek kalori bir süre sonra şekerlenerek alkole dönüşür ve vücudunuzu zehirler.
tekila da bu şekilde elde edilir. tabi ki adamlar çölde kaktüs kaktüs dolaşıp yapmıyorlar. tarlalarını kurmuşlar oradan hallediyorlar.
bir de kurak iklime yakın yerlerde bataklıkların kurutulması için kullanıldığını okumuştum. topraktaki suyu çekip kendinde saklıyormuş.

yeni nesil sözlüğün toplanma yeri olduğunu öğrendik amma ve lakin ismi kadın yanı cafe olsaymış daha isabetli olurmuş.
kadın sözlüğü ile çelişiyor.

önceden provası yapılan makyaj türü.

sade buharıyla haşlama yapıp şekersiz de tükettiğim kafama göre pekmezle tatlandırdığım, olsun da her türlü yenir dediğim harika tatlılardan. hiç bu kadar kolayı olmamıştı.

(bkz:kage bunshin no jutsu)

kızlık zarının kardeşidir. birinin ömrü imzaya, diğerinin ömrü gerdeğe kadardır.
bazı dişilerin nikahta imzayı atar atmaz sosyal medya hesaplarından silecek kadar nefret ettikleri değeri bilinmeyen kahramandır.

"amazonlarda bir kelebeğin kanatlarını çırpması,
dünyanın öteki ucunda bir kasırgaya yol açar.” teroisine neden olan etki.
(bkz:edward lorenz)

iki cevabı olan eylemdir.
1: kız çocuğun ne halt olduğunu anlamış ve akıllılık edip nişan dolaylarında evlilikten dönmüştür.
2: kızın ne halt olduğunu anlayan erkeğin yüzük atan taraf olup rezillik çıkmasını engellemek için yapabileceği her fenalığı yapıp kıza yüzüğü attırması durumudur.

iki şekilde de olay hayırlıdır.
(bkz:yol yakınken dönülmeli)