havai fişek kullanımı

özetle vandallıktır. olumsuz etkilerini yaşayan bilir. benim 6 yaşında kalp rahatsızlığı olan bir kedim var ve havai fişekler patladığında vücudunu yere yapıştırıp, büyüyen göz bebekleri korku dolu, saklanacak bir yer aradığını benim kucağıma bile güvenmediğini deli gibi soluduğunu, soluğunun tıkandığını gördükçe çok üzülüyor ve çok öfkeleniyorum. ilk fişek patladığında biz bile yerimizden sıçrıyoruz zavallı hayvanlar çocuklar hastalar ne yapsın ?

change.org 'da istanbul özelinde bir kapmanya başlatmış havai fişeklerin belediyece yasaklanması için çağrıda bulunan. linkini şuraya bırakıyorum, kampanyanın açıklama kısmında detaylı bir şekilde tüm olumsuz etkileri açıklanmış.

https://www.change.org/p/istanbul-da-havai-fi%C5%9Fek-kullan%C4%B1m%C4%B1-yasaklans%C4%B1n-ekrem-imamoglu?signed=true

melek mosso

yıldız tilbe'nin şarkısı olan "vursalar ölemem" şarkısının coverı ile sesini duymuş olduğum, belki yirmi kez üst üste dinleyip doymadığım muhteşem ses.
sesteki çatal insana nasıl bu kadar tılsımlı gelebilir bilmiyorum. bana geliyor.

emre yücelen ses analizi videosunda "geleceği en parlak ses" diye adlandırılması hiç yersiz değil.

"keklik gibi" türküsünü de harika yorumlamış.
buyrun dinleyin;

makine mühendisi

cuma

haftanın en sevdiğim günü. hafta sonunun başlangıcı.
çocukken ödev yapmadığım tek gün.

pırt

bağırsak gazının havayla kavuşmasını nazik ve romantik biçimde seslendirme şekli. normalde zart, zurt, çat, güm efektleri daha gerçekçidir.

rabarba

reklam kuşaklarına izlediğiniz bir çok reklamı çeken, sunan medya ajansı. büyük işler çıkarırlar. iyi çalışırlar.
serdar erener'in sahibi olduğu ajanstır ayrıca.


http://www.rabarba.com/

deliler kahvehanesi

velilerin de gittiği kafe. örnekleri çoğalırsa seveceğim diyemeyeceğim cafe.

kendimizi kandırmanın alemi yok. öyle bir yer olması bize rahatlık veriyor. oh oh orası var takdir edelim deyip önümüze dönüp hayata devam ediyoruz. peki gerçekten kaç kişiye destek oluyorsunuz?

güzel bir örnek olması açısından güzel ama güzel olması sebebiyle hayata geçmeme üzere kendimiz kandırmamıza neden olduğu için sadece reklam olarak kalacak cafedir.

yardım, birlik beraberlik gibi şeyler dönemsel, hatırlanınca yapılacak şeyler değil bir yaşam biçimidir.

jennifer lopez

6 ağustos'ta antalya'da konser verecek olan süper star. 10 tır 90 kişilik kadroyla geliyormuş.
biletler de evlere şenlik 7000 tl ile 40.000 dolar ardındaymış. 40.000 dolar olan localardan 8'i satılmış.
biz hala yok suriyelilere şu kadar para veriliyormuş yok bilmem ne oluyormuş diye tartışalım duralım. kimimiz buzlu badem kimimiz peynir ekmek.

hani demiş ya sen kasap kedisi ben sokak kedisi. işte öyle bir şey

(bkz:cenifır löpet)




arvento

araç takip sistemi markası.
zaten bir bu kalmıştı takip etmedikleri. neredesin aysel, napıyorsun aysel, gittinmi aysel, geldin mi aysel? aysel de aysel. bu ne yahu.
müdür'üm bir de gevrek gevrek gülmez mi istersek seni yolda bırakabilriz diye. ben de sazan gibi atladım günün bütün yorgunluğuyla.
meğer sistem hem takip ediyormuş hem de isterse yolda aracı kilitleyebiliyorlarmış. şimdi bu adama ne yapmalı? ne demeli?

buraya da linki bırakıyorum. aman dikkat https://www.arvento.com

empati

aynı duyguyu paylaşma, bir duruma aynı yerden bakma.

evlilik hediyesi

hediye almak yerine para ya da altın olarak verilse daha çok dua getirisi olan durum. çünkü, senin zevkin benim evime uygun olmayabiliyor. çeyiz diye önceden alınan şeyler için bile evde kullanılacak yer bulunamazken çoğu zaman, başkasının getirdiği hediye ev kalabalığı olabiliyor.

pişmanlık

pek fazla hissetmediğim duygu. hatta aklıma gelen bir pişmanlığım yok. insanlar genelde yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerin bir hata olduğunu düşünerek pişmanlık duyarlar. oysa ki yaptığı hatalar insanın en değerli hazinesidir. hatalar ders almak ve bir şeyler öğrenmek için bulunmaz bir fırsat. eğer hatanızın sonucunda hala hayattaysanız bundan çok fazla şey çıkarabilirsiniz. birini isteyerek ya da istemeden öldürmüş bile olsanız önemli olan o andan itibaren pişmanlık duymanız değil eğer bunun bir hatadan kaynaklandığı noktasına gelebilmişseniz, o hatanın nedenlerini bulup o nedenleri ortadan kaldırmaya çalışmaktır.
pişman olarak vakit kaybedeceğinize kendinizi bu konuda birkaç adım ileriye taşıyabilir ve hatta başka insanların aynı hataları yaşamadan farketmesini sağlayabilirsiniz. bu, elbette birini hata yaptığına ikna etmeye çalışarak olmaz. insanlar bildiklerini okurlar fakat birilerini hata yapmaması konusunda manipüle edebilirsiniz.

face app

kullanıldığında işlem yapılan her fotoğrafın uygulamanın bulutuna yükleneceğine onay verdiğiniz aplikeyşın.

aslında eski bir uygulama ama yine birilerinin face recognition ihtiyacı doğmuş anlaşılan.

cahil insanların ortak özellikleri

parfüm nas?l ambalajlan?r ?

parfüm ambalaj?, parfümün görünümünü, korunmas?n? ve sat???n? etkileyen önemli bir faktördür. a?a??daki ad?mlar, parfümün do?ru bir ?ekilde ambalajlanmas?n? sa?lar:
1. ?i?e seçimi: parfüm ?i?esi, güvenli ve uygun bir ?ekilde ambalajlanmas? için uygun bir ?i?e seçilmelidir. ?i?e, parfümün görünümünü etkilemeli ve kolay ta??nabilmelidir.
2. paketleme malzemeleri: paketleme malzemeleri, parfüm ?i?esinin güvenli ve korunmas?n? sa?lamal?d?r. bunlar aras?nda kutu, oluklu mukavva veya benzeri malzemeler bulunabilir.
3. etiketleme: parfüm ?i?esi, ürün ad?, içeri?i, dayanma süresi, üretici ve di?er önemli bilgileri içeren bir etiketle etiketlenmelidir.
4. güvenli ta??ma: parfüm ?i?esi, güvenli bir ?ekilde ambalajlanarak, ta??ma esnas?nda zarar görmemelidir. ?deal olarak, parfüm ?i?esi, güçlü ve güvenli bir kutuya yerle?tirilmelidir.
5. depolama: ambalajlanm?? parfüm, serin ve kuru bir ortamda saklanmal?d?r. a??r? s?cakl?k, nem veya ???k, parfümün kalitesini ve dayanma süresini bozabilir.
bu ad?mlar uygulanarak, parfüm do?ru bir ?ekilde ambalajlanabilir ve mü?terilere sat?labilir.
https://www.mojparfum.com/

greta thunberg

greta thunberg 3 ocak 2003’te doğdu. greta ağustos 2018’de iklim değişikliği ile savaşılmaya hemen başlanması gerektiği konusunda protestolara başlayan isveçli bir eylemci. “iklim için okul grevi” ile medyanın dikkatini çekmeye başlayan thunberg, o zamandan beri iklim aktivistliği yapmaktadır.
birleşmiş miletler iklim zirvesinde,
yaptığı konuşmasında “benim hayallerimi, benim çocukluğumu çaldınız. yok oluşumuzun başındayız. siz ise sadece paradan konuşuyorsunuz. nasıl cüret edersiniz?” kısmı ise en çok beğenilen ve herkesi şaşırtan bölüm oldu.

alıntı :sözcü gazetesi

emekli

ali emir

halkalı'daki türkiye'nin en büyüklerinden biri olan hastanede, talihsiz bir şekilde can veren bebeğin ismidir.

yüksek ateş sebebiyle hastaneye götürülen bebeği doktoru barış y. ,
 spoiler!
kızımın da doğum sonrası ilk doktorudur kendisi
ateş düşürücü vererek eve gönderir. aileye iki gün sonra kontrole gelmeleri söylenir. kontrol için gelen aile nöbetçi olması gereken doktorlarının yerinde yabancı uyruklu başka bir doktor ile karşılaşır.
yabancı uyruklu doktor, verilen ilaçların kesilip antibiyotik başlanması gerektiğini söyler.
doktorun hareketlerinden endişelen aile barış y. bey'e mesaj atar ve doktorun tedavi konusunda emin olmadığını gözlemlediklerini ve durumu izah eder. ancak cevap altı saat sonra gelir.
güle oynaya geldiği hastanede ilaç verilen çocuk uykuya dalar ve bir daha uyanamaz.

ailenin ocağına incir ağacı dikilir böylece, gider evlatları, canları...

şimdi soruyorum size! bu kadar büyük bir hastanede(!) bir doktor yerine( o hastanede çalışma izni olmayan) başka bir doktoru, kendi kaşesini kullandırmak suretiyle hastalarına baktırabilirken, hiç bir kimsenin bu durumdan habersiz olması ne kadar inanılabilir?

şimdi bu anne ve babanın acısını kim dindirebilir? bir can bu kadar kıymetsiz midir...

kadının kadına yaptığı

erkeğin kadına yaptığından farksız olmayandır.
burası kadın sözlüğü. buradaki asıl amaçlarımızdan biri birbirimize destek olmak... ama gerçek yaşamda durum böyle mi?
kadının kadına yaptığı psikolojik şiddetin gerçekliğini kim inkar edebilir.
hepimizin bir kadın tarafından incitildiği, üzüldüğü deneyimlerimiz vardır diye düşünüyorum. paylaşmak ister misiniz?

örneğin doğum yapacağımdan haberim olmadığı o gün ölen kuzenimin cenazesi için apar topar evden çıkıp cenaze evine karnım burnumda gittiğimde "a cenazede karnını saklamadan gezersen çocuğun hayırsız olur" diyen bir kadındı.
lohusa depresyonu yaşadığımda "bizim zamanımızda depresyon mu vardı" diyen teyze bir kadındı.
parkta 1,5 yaşındaki çocuğumun peşinden koştururken "aa sal biraz yoksa kendine özgüveni olmaz" diyen bir kadındı.
alışveriş merkezinde açlıktan bayılmak üzere olan kızımı emzirme önlüğü ile emzirmeye çalıştığımda suratıma ayıplarcasına bakanlarda kadındı... erkekler dönüp gidiyorlardı.

daha milyonlarca yazabilirim. çocukluğumdan, gençliğime, iş hayatımdam, anneliğime...

peki nerde halden anlamak, nerede kadın dayanışması...

necati doğru

emin çölaşan 'la ayni kaderi paylaşarak hakkında fetö'den iddianame hazırlanan sözcü gazetesi yazarıdır.
kendisi ne kadar şaşırdı bilemem ama ben bir süre ağzımı kapatamadım.
enteresan şeyler oluyor bu ülkede sözlükçüm. ama normal geliyor artık. ne de olsa ülkenin genel kurmay başkanı ilker başbuğ da terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmıştı.